Gebze’yi Sağlama Aldık Demeyin
Bu cümle, enkazın üstüne örtülen bir halı gibi. Gerçekleri gizlemeye yetmiyor.

Uğur GENCER
ugurgencer4134@gmail.com -Gebze’yi Sağlama Aldık Demeyin
Bu cümle, enkazın üstüne örtülen bir halı gibi. Gerçekleri gizlemeye yetmiyor.
Sağlamlık sadece kolon testiyle ölçülmez. Sağlamlık, bir binanın ayakta kalması değil; bir toplumun güvenle yaşamasıdır.
Gebze’de hâlâ riskli yapılar var. Hâlâ zemini analiz edilmemiş bölgeler, hâlâ “idare eder” denilen binalar var.
Birkaç sokakta yapılan güçlendirme çalışmasıyla “sağlam” olunmaz.
Gerçek sağlamlık, şeffaflıkla olur. Gerçek sağlamlık, halkın her sabah evinden çıkarken “bugün de hayattayım” diye düşünmemesiyle olur.
“Sağlama aldık” demek kolay. Ama biz artık kolay cümleler değil, zor gerçekleri duymak istiyoruz.
Çünkü bu şehirde yaşamak artık bir güvenlik testi değil; bir hayatta kalma mücadelesi.
Belki “geleceğe güvenle bakmak” lafını artık kimse saf samimiyetle söylemiyor. Çünkü güvenlik, “müjde” değil; yükümlülük olmalıydı.
Ama kime yükümlülük?
Elbette, ilgili kurumların açıklamaları sonrasında belli olacaktır.
Can güvenliği olmadan hiçbir şeyin anlamı yok. Gerisi sadece makyaj.
Ve bu makyaj, ilk sarsıntıda dökülüyor.
Unutmayın: Bir can yoksa, “yapı” ne kadar yeni olursa olsun sadece bir istatistikten ibarettir.
Gebze’deki enkaz, betonun değil; sorumluluğun altına gömüldü.
Ve biz hâlâ sadece “geçmiş olsun” diyerek çıkamıyoruz.
Bu yüzden ses çıkarmak zorundayız.
Hatta yapılan ölçümler sadece tek mahallede değil, her mahallede yapılmalıdır.
Darıca’da gaz, Gebze’de enkaz: Bu topraklarda yaşamak cesaret işi.
Allah’tan gelene kapımız açık; ancak kullardan kaynaklı gevşeklikler yüzünden meydana gelebilecek felaketlerden Rabbim hepimizi korusun.
Kendime ait bir söz bırakıyorum:
"Kendine vazife çıkaranların çoğunun perde arkasında bir menfaat gizlidir. Görev değil, çıkar peşindedirler; sorumluluk değil, görünürlük ararlar.
Birileri elini taşın altına koyar; birileri şekil olsun diye telefonunu masaya koyar."
Kalın sağlıcakla.