İBB BAŞKAN DANIŞMANI ERTAN YILDIZ, ETKİN PİŞMANLIKTAN YARARLANMAK İÇİN SAVCILIĞA DİLEKÇE VERDİ.
Etkin Pişmanlıktan yararlanmak için dilekçe veren ve 2023 yılında yeni dönemde olmayacağını Ekrem İmamoğlu’na belirten İBB İştirak Şirketleri Başkanı Ertan Yıldız’ın ifadesinde birçok nokta çok dikkat çekici.

Etkin Pişmanlıktan yararlanmak için dilekçe veren ve 2023 yılında yeni dönemde olmayacağını Ekrem İmamoğlu’na belirten İBB İştirak Şirketleri Başkanı Ertan Yıldız’ın ifadesinde birçok nokta çok dikkat çekici.
Özellikle milyon dolarların konuşulduğu bölümlerden olan: “Başvuran şahıslara ulaşılarak tespit edilen miktarların veya taleplerin gerçekleştirilmesi neticesinde bu imar işleri gerçekleştirilirdi. Ekrem İmamoğlu’nun da doğrudan Elçin'e talimat verdiği işler olmuştur. Burası çok kapalı bir alandı. Ancak Mandarin Otelde 20 Milyon Dolar, SİXTH SENSE otelde 7 Milyon Dolar alındığını duydum” ifadeleri gibi.
Ayrıca etkin pişmanlık ifadesinde yer alan bir bölümde ise “KALYON, METGÜN, MAKYOL bunlar birlikte çalışan büyük firmalardır. Bu görüşmeden bir süre sonra Metgün'ün patronu Metin Güneş ile karşılaşmamızda bana İBB ile çok iyi çalışıyoruz şuan da elimizde 33 tane şantiye var 3 ortak yıllık 150 milyon dolar kaynak sağlayacağız size dedi. Bu şahıs öncesinde Ekrem İmamoğlu'nun başkanlığında ki İBB'yi alacakları için hacize vermişti.”
İBB İştirak Şirketleri Başkanı Ertan YILDIZ ın Pişmanlıktan yararlanmak için verdiği dilekçe
Söz konusu bu çalıştığım şirketlerin merkezi Beylikdüzündeydi. Ben adresi beylikdüzü olan bir şirketler grubunun hem ortağı hemde yöneticisiydim. Bu vesileyle 2013 yılında CHP'nin Beylikdüzü İlçe Başkanı olan aynı zamanda hemşehrim olan Ekrem İmamoğlu ile tanışıklığım başlamıştır. 2014 yılında Beylikdüzü Belediye Başkanı seçildikten sonra İstanbulspor Beylikdüzü isimli basketbol takımında yöneticilik yaptım. Bu takım İstanbulspor ve Beylikdüzü Belediye Başkanlığının ortak takımı olup, yöneticilik yaptığım süreç içeresinde de hiçbir ücret almadım. Ekrem İmamoğlu ile hukukumuzda bu süreçte artmıştır. 2018 yılında ben yukarıda bahsettiğim şirket ortaklığımdan ayrıldığımı duyan Ekrem İmamoğlu beni kendisi arayarak dışarıda yemek yemeğe davet etti. Bana İBB Başkanı adayı olacağını ve beni de kendi yanında görmek istediğini söyledi. Başkaca bir detay vermedi. Bende tamamen manevi duygularla böyle bir durumda kendisi ile beraber olacağımı söyledim. Çok yoğun olmadığım için Ekrem İmamoğlu'nun bu teklifini kabul ettim. 2019 yılında Ekrem İmamoğlu seçimi kazanınca birlikte çalışmaya başladık. Beni resmi başkan danışmanı olarak atadı. İlk başta hangi alanlardan sorumlu olacağım belli değildi. Resul Emrah Şahan, Hasan Akgün, Mehmet Murat Çalık Yiğit Özduman, Murat Ongun, Yavuz Erkut gibi benimde olduğum yaklaşık 15-20 kişilik bir ekiple İBB'in kurumsal kadro ve resmi iş durumu üzerine çalışmalar yürüttük. Tahminen 2019 yılının Eylül - Ekim ayları gibi İBB'de işler bir miktar toparlanması neticesinde Ekrem İmamoğlu benim şirket yöneticiliğimde tecrübelerimin ve uzmanlığımı kullanmak amacıyla İBB iştiraklerinde sorumlu başkan danışmanı yapacağını söyledi. Bende şirket yönetimi uzmanlık alanım olduğunu belirterek kabul ettim. Bu kabul etmemin sebebi tamamen idealist amaçlarla memlekete hizmet etmekti. İştirak şirketlerinde Medya Aş. ve Kültür Aş.'ye Murat Ongun'un Bimtaş ise Resul Emrah Şahan'ın ilgileneceği söylenerek buralarla ilgilenmemem gerektiği söylendi. Bende çalıştığım süreç içerisinde belirttiğim bu iştirakler dışında kendi uhdemde bulunan iştiraklere odaklanarak yönetim kalitesini, mevcut sorunların çözümü, kurumsallaşma şirketlerin performansını artırılması gibi konularda şirketlerde danışmanlık yapmaya başladım ve bu minvalde de Ekrem İmamoğlu'na raporlar sunmaya başladım. Çalıştığım süreç içerisinde bu iştiraklerin ihale ve parasal konularında hiçbir dahilim olmamıştır. İmza yetkimde bulunmamaktadır. İhaleler ile ilgili süreçler ilgili iştiraklerin genel müdürleri ve yönetim kademesindeydi. İlk bir yıl firmaları toparladım. Zararda olan firmaları kara geçirdim. Vergi sigorta borcu olan 14 şirketin vergi ve sigorta borcunu yapılandırdık ve ödedik. Buraya kadar hiçbir sorunumuz olmamıştı. Birinci yılın sonundan itibaren her ne kadar doğrudan Ekrem İmamoğlu'ndan gelmese bile Ekrem İmamoğlu adına Fatih Keleş yanıma gelerek bazı firmalara ihaleler verdirmem hususunda telkinlerde bulunmuştur. Bu firmaların çoğunluğu hatırladığım kadarıyla Beylikdüzü kökenli firmalardı. Ben Fatih Keleş'e defaten söz konusu ihalelerde yetkim olmadığını bu hususların ilgili iştiraklerin uhdesinde olduğunu şirketlerin ihaleye girerek işleri alabileceğini söyledim. Bir çok iştirak yöneticisininde bu konularda Fatih Keleş'e karşı isteksiz olduğunu ve bu işlere girmek istemediklerini biliyorum. Benim bu duruşumdan kaynaklı olarak bir süre sonra farklı bir yapılanma oluşturulmaya başlandığını hissettim. Başta Ekrem İmamoğlu'nun olduğu ve Fatih Keleş aracılığıyla temaslar olduğunu hissettim. İştirakler üzerinden istedikleri tam manasıyla alamayınca İBB bünyesindeki Fen İşleri, Yol Bakım Daireleri gibi yapımcı daireler üzerinden daha fazla iş vermeye başladılar. Küçük ve orta nitelikli işleri kendilerini yakın firmalara vermeye başladılar. Bu ihalelerde iştirak şirketlerine az iş verilerek şuan hatırladığım Özyurt İnşaat ile Adem Soytekin'e ait firmalar gibi daha çok Beylikdüzü kökenli önceden bildikleri firmalara işler verilmeye başlanılmıştır. Bunun sebebi iştiraklerde benim taleplerini gerçekleştirmek istemememdir. Fakat büyük işler için firmaları yoktu. Ekrem İmamoğlu beni de bu parasal işlere katmaya gayret etti. Ancak doğrudan böyle bir söylemi olmadı. Hatırladığım kadarıyla 2022'nin yaz aylarında Fatih Keleş ile beni çağırarak Makyol isimli firmanın sahibi Adnan Çebi'ye gitmemizi söyledi. Bu görüşme benim dışında ayarlanmış ve randevusu alınmıştı. Fatih Keleş ile beraber Adnan Çebi'nin yanına gittik. Fatih Keleş, Adnan Çebi'ye hitaben biz sizlerle daha çok çalışmak istiyoruz. Büyük işlerimizi sizlerle yapmak istiyoruz. Bunun karşılığında da sizden bazı taleplerimiz olabilir dedi. Adnan Çebi ortaklarımla görüşür size haber veririm dedi. Fatih Keleş bu konularla ilgili kendisi, ben ve Arif Gürkan Alpay ile görüşebileceğini Adnan Çebi'ye iletti. Otel çıkışında Fatih Keleş'e ben akçeli işlerin içerisinde olmam bu tarz işlere beni dahil etmeyin kendiniz konuşun diyerek Adnan Çebi ile İBB'ye ilişkin iş konularında bir daha görüşmedim. KALYON, METGÜN, MAKYOL bunlar birlikte çalışan büyük firmalardır. Bu görüşmeden bir süre sonra Metgün'ün patronu Metin Güneş ile karşılaşmamızda bana İBB ile çok iyi çalışıyoruz şuan da elimizde 33 tane şantiye var 3 ortak yıllık 150 milyon dolar kaynak sağlayacağız size dedi. Bu şahıs öncesinde Ekrem İmamoğlu'nun başkanlığında ki İBB'yi alacakları için hacize vermişti. Bu firma ile İBB'nin yaşadığı süreçlere bakıldığında bu kadar iş alıyor olması işin doğal seyrine uygun olmayıp karşılında neler alındığını bilmiyorum. Bu şirketler ile üst düzey görüşmeleri Fatih Keleş yapmaktaydı.
Ben İBB üst yönetiminde olduğum için farklı tarzda yapılanmaları gördüm.
Yapılanma alanı Cebeci harfiyat alanıdır;
Bu yapının bir ayağında Fatih Keleş bulunmaktaydı. Fatih Keleş ve İbrahim Bülbüllü, Murat Gülibrahimoğlu ile birlikte Cebeci döküm sahalarından gelen sıcak paranın kontrolünü sağlıyorlardı. Bu operasyon hafriyat alanları izinlerinin Fatih Keleş aracılığıyla Murat Gülibrahimoğlunun sahip olduğu şirketlere, başta Kuzey İstanbul isimli firma olmak üzere verilmesiyle başlamıştır. Bu Cebeci alanı aslında taş ocaklarından ibaret olup Güney Cebeci ve Kuzey Cebeci olmak üzere iki firma tarafından işletilmekteydi. Bu şirketler tarafından uzun yıllardır işletilen bu alanlarda milyonlarca metreküplük çok büyük dolgu alanları oluşmuştur. İBB üzerinden dolgu alanı izni Murat Gülibrahimoğlunun şirketlerine verilmiştir. Hatırladığım kadarıyla 2022 yılından itibaren tüm İstanbul'un döküm ve harfiyat alanı olarak burası gösterilmiştir. Buraya giden harfiyat yaklaşık İstanbul'un tüm harfiyatının %70 dir. Buranın yıllık cirosu 150 -200 Milyon Dolar civarındadır. Bu para bu işleri yapması gereken İSTAÇ isimli iştirak tarafından yürütülmesi gerekirken belediyenin iştiraki baybas edilerek ciddi bir kamu zararı oluşturulmuş belediye kasasına girmesi gereken para bir şahsın cebine gitmiştir. Bu firma resmi fişlerin yanında gayriresmi fişlerde kesmiş bu şekilde çift fiş kesme eylemi yapmış gelen paraların bir kısmını da naylon faturalarla dışarıya aktarmıştır. Bu konudaki bir diğer hususta belediye meclisi eli ile hafriyat döküm fiyatları sürekli artırarak Murat Gülibrahimoğlunun çok yüksek kazançlar elde etmesi sağlanmıştır. Resmi hesaplardan yurt dışına gönderilmiş paraların olduğunu düşünüyorum. Bu paraların bir kısmı Ekrem İmamoğlu'nundur. Bu şahıs Fatih Keleş aracılığıyla Ekrem İmamoğlu ile toplantılar yapmış ve bu izinleri almıştır. Ekrem İmamoğlu döküm sahası alanındaki işlerin gayriresmi eşit ortağıdır. Ben Murat Gülibraihmoğlu ile iki üç kere görüştüm bu görüşmelerde kendisi ile belediye iştiraklerini kullanmak istemesi ancak gelirinde çok büyük bir kısmını kendi uhdesine geçirmek istemesi nedeniyle tartıştım. Bu şahıs İstaç yönetimine de bu konularda fütursuzca baskılar yapmıştır. Ben Ekrem İmamoğulun'a Murat Gülibrahimoğlu'nun belediyeye zarar verdiğini ve uzaklaştırılmasını gerektiğini defaaten söylememe rağmen kendisi işlere devam etmiş. Bana ise sen bu işlere karışma denmiştir. Bu olaydan sonra bir nevi bana İstaçtan el çektirilmiştir.
Cebeci de yapılan ikinci operasyon taş ve mıcır operasyonudur. Bu operasyon neticesinde Murat Gülibrahimoğlu taş piyasasını ele geçirmiş en önemli aktör olarak belli dönemlerde taş üretimini durdurarak taş fiyatlarını arttırmış. Kendisi bu şekilde kara borsacılıkta yapmıştır. Bu paranın yarısı operasyonu beraber yürüttüğü, Fatih Keleş aracılığıyla Ekrem İmamoğlu'na da gitmiştir. Bu operasyonda Murat Gülibrahimoğlu Güney Cebeci ve Kuzey Cebeci isimli firmaların yönetiminde bulunan diğer ortak olan şirketlerin sahiplerini tehdit ederek hisselerini satın aldığını duydum. Aynı zamanda Kuzey Cebeci ve Güney Cebecide ki İsfalt'ın hisselerini de değerinin altında satın almak istedi. Bu konuda Fatih Keleş İsfalt yönetimine baskı yapmış beni de bu konuda ikna etmeye çalışmıştır. Ekrem İmamoğlu da satılması konusunda onayı olduğunu söyledi. Ben bu satışı kamu oyuna anlatamazsınız siyasetten de ekonomik olarak da yanlış bir iş dedim. Bu uyarının neticesinde Ekrem İmamoğlu bu satıştan vazgeçmek zorunda kaldı. Ekrem İmamoğlu her fırsatta Murat Gülibrahimoğlunun çok becerikli ve çok yetenekli bir insan olduğunu önünün açılmasını gerektiğin söyledi. Bir gün Ekrem İmamoğlu bir çok belediye bürokratının olduğun toplantıda ''Eyüp civarında taş ocaklarının şehir içinde kaldığını bunların buradan kaldırılmasını gerektiğini söyledi.'' buradaki amacı taş ocaklarının tamamını işlevsiz bırakarak Murat Gülibrahimoğlunun tamamen tekelleşmesini sağlamaktı. İbrahim Bülbüllü bu operasyonunu Fatih Keleş adına parasal kontrol ve yönetimini sağlamaktaydı. Fatih Keleş ve Arif Gürkan'ın birliktelikleri Beylikdüzünden beri devam etmektedir. İbrahim Bülbüllü, Fatih Keleş, Arif Gürkan Alpay ve Murat Gülibrahimoğlunun özel jetle birçok yurt dışı seyahati olduğu yapılacak araştırmalar neticesinde de görülecektir. 2024 yılının sonlarında operasyon iddiaları çıkmaya başlanınca Murak Gülibrahimoğlunun elde ettikleri paraları kendi uhdesine geçirerek kaçacağı endişesiyle bu şahıstan paraların istendiğini duydum. Fakat Murat Gülibraihmoğlunun paraların büyük bir kısmını vermediğini duydum. Zaten 2025 yılı mart ayı gibi de kendisi yurt dışına kaçtı. Londra da olduğunu duydum. Londra da ciddi bir parası olduğunu bu paralarında yarısının Ekrem İmamoğlu'nun olduğunu tahmin ediyorum. Bu para tahminimce bir kaç yüz milyon dolardır. Bu operasyonlar neticesinde belediye dolayısıyla kamu çok ciddi zarara uğramıştır.
İBB deki yapının ikinci büyük gayriresmi finans kaynağı Boğaziçi öngörünümdedir. Bu yapı Fatih Keleş üzerinden kontrol edilmektedir. Resmi muhatabı Boğaziçi imar müdürü Elçin Karaoğlu'dur. Gayriresmi ayağı ise Yakup Önerdir. Öngörünümde kalıpta tadilat isteyen tüm yapılar Boğaziçi imara başvuru yapmak zorundadır. Zabıta müdürlüğü eliyle kaçak yapılara izin verilmeyip bir çok yapının inşaatı durdurularak Boğaziçi imardan izin almaya zorlanmaktadır. Boğaziçi imara başvuran kişiler ya Fatih Keleş yada Yakup Öner' yönledirilmekte, yine Boğaziçi imarda Fatih Keleş ve Yakup Öner'e bağlı ismini bilmediğim mimarlara yönlendirilmekteydi. Bu işlerin temel kontrolünün Yakup Öner yapmaktaydı. Bu işler neticesinde Fatih Keleş ve Ekrem İmamoğluna doğrudan raporlar veriyordu. İlgili firmalarla yapılan görüşmeler neticesinde Yakup Öner, Elçin ile görüşerek işin olabiletisini görüşür bu tespitler neticesinde genellikle Fatih Keleş ile bazen ise Ekrem İmamoğlu ile şahıslardan istenecek paralar tespit edilir. Başvuran şahıslara ulaşılarak tespit edilen miktarların veya taleplerin gerçekleştirilmesi neticesinde bu imar işleri gerçekleştirilirdi. Ekrem İmamoğlunun da doğrudan Elçin'e talimat verdiği işler olmuştur. Burası çok kapalı bir alandı. Ancak Mandarin Otelde 20 Milyon Dolar, SİXTH SENSE otelde 7 Milyon Dolar alındığını duydum. Yine yapı yapının sahiplerinden Zafer bey polis okulunun satışı ile ilgili yapılan son toplantıda başkana boğaz öngürünümde bir villada tadilat yapacağını bu tadilattan bir şey istenmemesini söyledi. Toplantıda başkan bir cevap vermedi çıkınca bana hitaben ''ne kadar terbiyesiz bir adam o işle bu işi birbirine karıştırıyor dedi. Duyduğum kadarıyla Yakup Öner bu villa içinde temaslarda bulunmuş.
İBB'nin Fen işlerinin anadolu yakasındaki alt yapı işlerini İston yerine genellikle A YAPI olarak hatırladığım firmaya verdiler. Yine son asfalt ihalesinde İsfalta sadece asfalt üretim işlerini verirken tüm asfalt serim işlerini dışarıdan üç dört firmaya dağıttılar. Asfalt işinde asfalt üretimi değil asfalt serim işi karlı kısımdır. Bu karlı işler şirketlere verilerek belediye ciddi bir kardan vazgeçmiş ve bu şekilde kamu zararı oluşturulmuştur.
Yine Ağaç Aş nin bitki alım ve dikim işleri azaltılarak iştiraka vermek yerine dışarıdaki firmalara verilmiştir.
Bir diğer alan Medya Kültür ve iletişim alanıdır. Bu alanı belediyenin ilk aylarında Ekrem İmamoğlu, Murat Ongun, Serdar Taşkın ve Fatih Keleş organize etmiştir. Bu alan tamamen kapalı devre olup, benim herhangi bir dahilim olmamıştır. Bir süre sonra Murat Ongun ve Fatih Keleşin tartışması neticesinde başkanın araya girmesi ile bu alan tamamen Murat Ongun'a bırakılmıştır. Emrah Bağdatlı isimli şahsın ne iş yaptığını tam bilmemekle beraber sürekli Murat Ongun'un yanında ve iletişim çadırına gittiğimde de burada görmekteydim. Bu alan dediğim gibi Murat Ongun'un yönetimindeydi. Bildiğim somut olaylardan Dijital Deneyim Müzesi işini Murat Ongun organize etti. Burada işin bedeli şişirilmiş faturalar ile arttırılarak ciddi bir kamu zararı yaratılmıştır. Bu oluşan farkın bir kısmınını elden alındığını bir kısmına karşılıkta İletişim ofisinin mobilyaları alındığını, bir kısmınında şirket yöneticilerinin de aldığını duydum. Bu olaya ilişkin sayıştay raporu da mevcuttur. Bu aşamada hatırladığım somut olay budur.
Bimtaş da benim ilgilenmediğim bir firmaydı. Yönetim kurulu başkanı da Emrah Şahandı. Emrah Şahan icracı olmaması gerekirken yönetime doğrudan müdahale etmiş özellikle alt yüklenicileri kendisi seçmiş firmalar grubu oluşturmuştur. Bu firmalar üzerinden birçok usulsüzlük yapılmıştır.
Mahir Polat genel sekreter yardımcısı olunca İBB'nin proje etüt dairesi kendisine bağlanmıştır. O saatten sonra kendisi de Bimtaşı pasifize ederek Bimtaşta ki firmalar üzerinden kendisine çalışmaya başlamıştır. Yine Mahir Polat ile ilgili bir diğer konu Kültür Varlıkları Daire Başkanlığının uhdesinde ki restorasyon işleridir. Burasıda çok kapalı bir alan olup Mahir Polat'ın belirlediği firmalarla çalışılmıştır. Cumhuriyet Başsavcılığınızca incelendiğinde tespitleri yapılacaktır.
İbrahim Bülbüllü İstaç'ın hatırladığım kadarıyla 2023 yılında çıkmış olduğu bir kamyon ihalesinde hazırlanan şartname yayınlandıktan sonra teklifler toplanmış Bilginay firması ihale neticesinde birinci olmuştur. İstaç tarafından yapılan sorgulama neticesinde ihaleyi alan firma ihale şartlarına uygun araç vereceğini belirtmiştir. Bunun üzerine İbrahim Bülbüllü İstaç genel müdür Gökmen Togay'a gelerek bu firmanın şartnameye uygun araç vermeyeceğini bunun görmezden gelinmesi halinde para alacağını söylemiştir. İstaç yönetimi bunu kabul etmemiş Bilginay firması ihaleden çekilmiştir. Bu olayın bir süre sonra Ziya Gökmen Togay bana anlatmıştır.
Bir diğer konu kitap basım işleridir. Normalde kitap basım işlerini Kültür Daire Başkanlığı planlar işi Kültür Aş. Alır ve piyasa ihale ederek bastırırdı. Cengiz Özkarabekir Kültür Aş.nin içerisinde ki çalışanlar aracılığıyla ihale şartnamelerini belirler ve ihaleyi kendisi alırdı. Bir çok zaman ihaleye çıkılmadan veya sipariş verilmeden önce kitapları bastırdığını biliyorum. Bu konudan hem Kültür Daire Başkanlığı hemde Kültür Aş. Yönetimi şikayetçiydi. Bunu genel sekretere, genel sekreter aracılığıyla da başkana aksettiriliyordu. Başkanın bu konulardaki tavrı Cengiz Özkarabekirle çalışın sorunları çözün şeklinde oluyordu.
Kalyon İnşaatın yapmakta olduğu son Metro ihalesinin aslında en başta başka firma için dizayn edildiği hangi firma için hangi fiyat tekliflerinin verileceğinin belirlendiği konuşuluyordu. Hatta Fatih Keleş'in bu firma ile %7 komisyon üzerinden anlaştığı konuşuldu. Fakat ihaleden bir gün önce bir şahsın noterden hangi firmanın hangi fiyata alacağını tasdik ettirmiş ihale neticesinde bu belge basına sızdırılmıştır. Bunun neticesinde bu ihale apar topar iptal edilerek yeni ihaleyi Kalyon İnşaat almıştır ve bir önceki ihalenini konusu tamamen kapatılmıştır.
İETT'ye ait İstanbul Vadisindeki 49 dönümlük arazinin ihalesinde önce Ekrem İmamoğlu, Adem Soytekin'e buradaki işi alabileceğini kendisine şans verilmesi gerektiğini söyledi. Hem Ali Kurt hem de ben bu işin Adem Soytekin gibi birisine verilemeyeceğine yetersiz kalacağına nitelikli inşaat firmaların ihale neticesinde almasını gerektiğini ilettik. Bunun üzerine başkan bize ısrar edemedi. Yapılan ihale neticesinde bir çok büyük firma ihaleye girmiş olup, İnvest Yatırım isimli Bahattin Uçar'a ait firma ihaleyi almıştır. İhale neticesinde Adem Soytekin, Bahattin beye giderek bu inşaatı ortak yapmak istediğini, yoksa İBB de işinin yürümeyeceğini söyleyerek tehditte bulunmuş. Bahattin Uçar beni arayarak bu durumu iletmiştir.
Ayhan Koç Mezarlıklar Daire Başkanlığı olduğu dönemde Satışa kapalı mezarlık alanlarını kendi belediye başkan adaylığına fon oluşturmak amacıyla satışlar yapmış bu satışları kendisi ve aracılarla gerçekleştirmiştir. Bu olay İBB tarafından bir çok kişi tarafından duyulmuş bunun neticesinde kendisi tekrar aynı göreve getirilmemiştir.
Zafer Keleş, Fatih Keleş'in kardeşi olup Fatih KEleş adına tahsilat işlerini yapmaktaydı. Ekrem İmamoğlu adına yapılan tahsilatlar Fatih Keleş de toplanmaktaydı. Bu paralar genellikle Florya da bulunan eski başkanlık konutu olan ve Fatih Keleş'in ofis olarak kullandığı yere getirilmekteydi.
Operasyondan yaklaşık 7-8 ay önce Ekrem İmamoğlu birçok İBB bürokratına dinlendiğimizi ve takip edildiğimizi dikkatli olmamız gerektiğini söylemiştir.
Ekrem İmamoğlu tüm parasal sistemi kendisi takip etmekte olup, bu sistemde nam hesabına çalışan kişilere tek tek hesap sorardı. Bu şahıslarda kendi adlarına zaman zaman küçük işler yapar Ekrem İmamoğlu da buna göz yumardı.
Hakkımda istinat edilen Kapasity Avm den rüşvet istenmesi konusunda benim hiç bir dahilim bulunmamakla beraber söz konusu olay Bakırköy Belediye Başkan Yardımcısı Ali Rıza Akyüz bana burada taşıyıcı perdelerin kesilerek binanın deprem riskli hale geldiğini, buralarda otoparkların iptal edilerek dükkan yapıldığını söyledi. Bu şahısların benimle tanıştırmak istediğini söyleyerek Capacity avmnin temsilcisi mimar Sefer Kocabaş ve Mehmet İplikçioğlu'nun yanıma getirdi. Bu şahıslar bana konuyu anlattılar. Ben kendilerine bunun teknik bir konu olduğunu ve burada deprem riskinin olup olmadığını tespit edilerek güçlendirme yapılmasını gerektiğini söyledim. Kendileri bana statik bir problem olmadığını her şeyin düzgün olduğunu söylediler. Ben burada insan hayatı söz konusu olduğunu söylediğimde içlerinden birisi bir şekilde hallederiz dedi. Ben bunun üzerine sesimi yükselterek insan hayatının söz konusu olduğunu başka bir şeyin düşünülemeyeceğini söyleyerek çıkıştım. Bu görüşmeden bir süre sonra belediye başkanının ve birçok belediye yöneticisi ile beraber resmi toplantı yapıldı. Bu toplantıya ben Süleyman Atik'i çağırdım. Buraya çağırma nedenim imar konularında teknik bilgisinin olması nedeniydi. Toplantıda statik rapor istenmesi o rapora göre hareket edilmesi görüşü çıktı ve bu sorunun ilgili firma ile beraber çözülmesi kanaati hasıl oldu. Avm temsilcileriyle görüşmek için ise Ali Rıza ve Süleyman Atik yetkilendirildi. Duyduğum kadarıyla aralarında bir kaç görüşme olmuş. Ali Rıza ve Süleyman Atik bir kaç kez görüşme sağlamış ama görüşmelerin içeriğini bilmiyorum. Ben Ali Rıza'ya sorduğumda şahıslarla anlaşamadıklarını üniversiteden rapor aldıklarını o rapora göre de işlem yapacaklarını söyledi. İşlem olarak da tebligat yapıp mühürleme işlemini uygulayacakların söyledi. Herhangi bir para cezasından bahsedilmedi. Mühürleme işlemi için yürütmeyi durdurma kararı alınması üzerinden belediye tarafından ceza kesildiğini öğrendim. Bu işlemlerde hiç bir dahilim yoktur. Kimin ne konuda ne istediğini bilmiyorum. Ancak ben hiç bir menfaat talebinde bulunmadım ve bu talep için hiç bir kimseyi göndermedim. Benim Bakırköy Belediyesinde hiçbir yetkim bulunmamaktadır.
Ben bu yukarıda bahsetmiş olduğum, sisteme dahil olmadım. İştirakleri düzgün yönetime gayret etmem sebebiyle bir çok baskıya da uğradım. Yetkim ve gücüm dahilimde iştiraklerin düzgün yönetilmesine gayret ettim. Benim bilgim dışında iştiraklerde usulsüz işlemler olmuş olabilir ama benim üzerimden bunları gerçekleştiremediler. Bunun en bariz örneği iştiraklere verilmesi gereken bir çok işi başka firmalara verilmesidir. Göreve geldiğim de bir çok odam olmasına rağmen zamanla kullandığım alanlar elimden alındı. Bir dönem sonra Ekrem İmamoğlu attığım mesajlara bile cevap vermemeye başladı. Fatih keleş ile de uygun olmayan talepleri nedeniyle aramız çok gergindi. Bu konu herkes tarafından bilinmektedir. Müteakip defalar görevi bırakmayı düşündüm ancak iştirakteki yöneticilerin benim gitmem durumumda kendilerine çok baskı olacağı telkinleri neticesinde göreve devam ettim. 2023 yılının yaz aylarında Ekrem İmamoğlu ile görüşmeye gittim ve yeni dönemde olmayacağımı kendisine ilettim. Kendisi bana bu konuda hiçbir şey söylememekle beraber yeni bir sistem kurabileceğini söyledi. Ben kendisine Bakırköy Belediye Başkanlığına adımın geçtiğimi söylediğimde kendisi bana ''orası sana az gelir'' dedi. Bu görüşmeden yaklaşık bir ay sonra bana beni Bakırköy Belediye meclis üyesi yapmak istediğini söyledi. Bunun sebebi beni yanında kontrol altında tutmak içindi. Bu konuda ciddi ısrarları neticesinde kabul etmek zorunda kaldım. Kendisi bu şekilde kafasına uymayan kişileri görevden alarak pasivize edip kontrol altında tutabileceği yerlerde görevlendirmiştir. Eğer bahsediliği gibi bu yapının yöneticisi olsaydım son seçimlerde farklı bir göreve alıp ilişkimiz sıkı bir şekilde devam ederdi. Ben resmi olarak 30 Kasım 2023 tarihinde istifa ettim. Bundan sonrasında İBB uhdesindeki iddialar ve tespitlerle adımın geçmesi dahi kabul edilemez. Cumhuriyet Başsavcılığınıza bildiklerimi tüm açıklığıyla anlattım. Bundan sonra ki süreçte de gerçeğin ortaya çıkması için elimden gelen gayreti göstereceğim.